Kadınlar için SAĞLIKLI YAŞAM bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda Stres ve Biz hakkında detaylı bilgiye ulaştınız.
Dilerseniz SAĞLIKLI YAŞAM kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
Strese karşı ne yapmalı?
Tüm ailenizin toplandığı bir tatil akşamı yemeğinin ertesi sabahı zonklayan bir baş ağrısıyla uyanırsınız. Kalabalık bir ev ve hummalı bir günlük program beyninizde dansetmektedir. Baş ağrınızın sebebini o anda keşfedersiniz: stres.
Stres baş ağrısından kalp rahatsızlıklarına kadar pek çok hastalığın oluşumunda bir faktör olarak kabul edilir. Stres, mevcut bulunan bir hastalığın ilerlemesine sebep olabilir. Veya, eğer belli bir hastalık riski taşıyorsanız bu hastalığın su yüzüne çıkmasını tetikleyebilir.
Stres Faktörleri Kişiye Özeldir
Strese sebep olan faktörler kişiliğiniz gibi size özeldir. Sorumluluklarınız, genleriniz ve deneyimleriniz, bu stres faktörlerine verdiğiniz yanıtı belirler. Sizin için büyük bir aile sofrası stresli olabilir. Başka insanlar ise bu kalabalıktan ve yoğunluktan hoşlanabilir. Fakat kendi kontrolleri dışındaki durumlarda, örneğin çocuklarıyla olan ilişkilerinin zamanla şekil değiştirdiği anlarda kendilerini stres altında hissedebilirler.
Genel olarak; stres, hayattaki beklentilerinizin ve isteklerinizin boyunuzu aştığı, bu ihtiyaçlarınızı karşılayamadığınız zamanlarda hissettiğiniz duygudur. Stres dış faktörlere bağlı olabilir. Örneğin, bir yakınınızın ölmesi veya günlük yoğunluğunuzdaki ani değişiklikler gibi. Veya, bir hastalık gibi tamamen iç faktörlere de bağlı da olabilir.
Yetişkinlere göre; stres faktörlerinin başında aile, maddi yükümlülükler ve iş gelmektedir. Yaşlılar ise yalnızlığın en önemli stres kaynağı olduğunu düşünmektedir.
Stresin diğer hastalıklar üzerinde ki etkisi
Araştırmacılar, stresin pek çok fiziksel hastalıkla nasıl çakıştığını ve etkileştiğini henüz tam anlamıyla anlayabilmiş değillerdir. Fakat son 20 sene süresince "psikonöroimmünoloji" adlı bilim dalında pek çok gelişmelere olmuştur. Bu yeni tıp alanı, merkezi sinir sisteminin ve bağışıklık sisteminin stres altındayken birbirini nasıl etkilediğini incelemektedir.
İster ciddi bir olayla ister devam eden bir gerginlikle uğraşıyor olun vücudunuzun stres faktörlerine karşı fiziksel yanıtı, herhangi bir fiziksel tehdide karşı vereceği yanıttan farklı değildir. Vücudunuz, bu tehdide karşı savaşmak için ya kendini güçlendirmeye çalışır yada kendinde bulduğu gücü bu tehditten uzaklaşmak için kullanır. Diğer bir deyişle; ya "savaşma"yı yada "kaçma"yı seçer.
"Kortikotropin serbestleyici faktör" adı verilen bir hormon, beyninizdeki hipofiz bezini "adrenokortikotropik hormon ACTH" üretmesi için uyarır. Bu hormonlar, böbrek üstü bezlerinizi daha fazla hormon yapmaları için uyarır. Sonuçta; adrenalin ve kortizol adlı hormonlar üretilir.
Adrenalin ve kortizol vücudunuzu strese karşı hazırlar. Kalbiniz daha hızlı atar, solunumunuz hızlanır ve kan basıncınız yükselir. Oksijen ve gerekli besinleri taşıyan kan, vücudunuz stres altındayken enerjiye daha çok ihtiyacı olan beyin ve kas gibi dokulara yönlendirilir. Derinize ve mideye daha az kan gitmeye başlar.
Şeker (glukoz) ve yağ gibi potansiyel enerji kaynağı olan maddeler kana geçmeye başlar. Kanın pıhtılaşmasını kolaylaştıran bir madde olan fibrin salınımı da hızlanır. Örneğin yaralanma durumunda fibrin, kanamayı durdurmaya veya yavaşlatmaya çalışır.
Stres ve Hastalıklar Nasıl Etkileşir
Vücudunuzun "savaşma"sına veya "kaçma"sına sebep olan pek çok fiziksel reaksiyon uzun vadede sağlığınıza zarar verebilir:
Bağışıklık sistemi: Stres altındayken üretilen kortizol, bağışıklık sisteminizi baskılayabilir. Bu durum enfeksiyonlara yakalanmanızı kolaylaştırabilir. Stresin; tüberküloz (verem) gibi bakteriyel enfeksiyonları ve grup A streptokokların sebep olduğu enfeksiyonları arttırdığını gösteren çalışmalar vardır. Aynı zamanda stres vücudunuzu soğuk algınlığı ve grip gibi üst solunum yollarının viral hastalıklarına açık hale getirebilir.
Kardiyovasküler hastalıklar: Ani gelişen stres altında kalbiniz daha hızlı atmaya başlar. Bu durumda, göğüste ağrı ve kalp atım bozuklukları görülebilir. Eğer bu arada "patlamaya hazır bir bomba" gibiyseniz ani gelişen stres, kalp krizi geçirmenize sebep olabilir. "Patlamaya hazır bomba"lar, günlük strese kalp atımlarında ve kan basınçlarında aşırı artışla yanıt verirler. Teoriye göre; vücuttaki bu tarz fiziksel dalgalanmalar, etkilerini yavaş yavaş göstererek kalpte ve koroner damarlarda ciddi bir hasarla sonuçlanabilir. Stres devam ettikçe kan pıhtılaşmasındaki artış kişinin kalp krizi veya inme geçirme riskini arttırır. Diğer taraftan; stresin, hiç aile hikayesi olmamasına rağmen bazı kişilerde kronik olarak yüksek kan basıncına (hipertansiyon) sebep olduğunu gösteren az da olsa veri vardır.
Hastalıklarla stres arasındaki diğer bağlantılar çok kesin hatlarla belirlenmiş değildir. Ancak, eğer aşağıdaki durumlardan biriyle karşı karşıya iseniz stres hastalık semptomlarını arttırabilir:
Astım: Astımınız varsa; stresli bir durum, solunum yollarınızı daha hassas bir hale getirebilir ve bir astım krizine sebep olabilir.
Sindirim problemleri: Ülser gibi bir sindirim sistemi hastalığınız varsa; stres, hastalık şikayetlerinizin artmasına sebep olabilir.
Strese nasıl karşı koyarız?
Başağrısı, hazımsızlık, uykusuzluk ve avuçlarda terleme stresin en sık rastlanan belirtileridir. Aynı zamanda kendinizi huzursuz hissedebilir ve konsantrasyon bozukluğu çekebilirsiniz. Eğer böyleyse, aşağıdaki önerileri ciddiye alın. Bu teknikleri uygulayarak stresle başa çıkmaya çalışın:
Stres faktörlerini mümkün olduğunca değiştirmeye çalışın: Stres yüklü bir işten veya evden belki de çıkıp gidemeyebilirsiniz. Ancak, hissettiğiniz kızgınlık veya karmaşa duygularından sıyrılmak için yeni yollar geliştirebilirsiniz. Bir takım farklı yöntemler geliştirerek zamanınızı daha verimli şekilde kullanmayı öğrenebilirsiniz. Evdeki sorumluluklarınızı diğer aile üyelerine devredebilir veya basitçe "hayır" demeyi öğrenebilirsiniz.
Düzenli olarak egzersiz yapın: Egzersiz yaptıktan sonra adrenalin üretiminin doğal olarak düşmesi strese karşı koymanıza yardımcı olabilir. Zinde kişiler stresle daha kolay başa çıkar.
Sakinleşin: Pozitif düşünce, meditasyon, kas gevşetme veya kontrollü nefes alıp verme gibi öğrenilebilir teknikler sakinleşmenize yardımcı olabilir. "Stresli olduğunuzda derin bir nefes alın ve nefesinizi tutun" ilkesini hatırlayın. Amacınız, kas gerginliğinizi hafifletirken kalp hızınızı ve kan basıncınızı da azaltmaktır. Aynı zamanda sizi sakinleştiren hobilere veya aktivitelere odaklanabilirsiniz. Kitap okumak veya köpeğinizle oynamak gibi.
Kendinize bir arkadaş bulun: Sosyal dayanışmalarda bulunmak, stresinizi azaltmanıza ve ömrünüzü uzatmanıza yardımcı olacaktır. Bu dayanışma şekli; kanserli bir kişiyle ilgilenmekten sorunlu bir ilişkiyi düzeltmeye kadar değişebilir.
Yardıma ihtiyacınız olduğunda bunu gözardı etmeyin: Eğer stres, çalışmanızı veya günlük işlerinizi aksatmaya başlamışsa bir psikiyatristle veya psikologla görüşün. Davranış terapisi, semptomlarınızı kontrol etmenizde size yardımcı olacak yaklaşımlardan birisidir.