Kadınlar için İÇİMİZDEN BİRİ "ATATÜRK" bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda Kurtuluş Savaşı ve Kadınlarımızın Fedakârlıkları hakkında detaylı bilgiye ulaştınız.
Dilerseniz İÇİMİZDEN BİRİ "ATATÜRK" kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
Kurtuluş Savaşında Kadınların Kahramanlıkları
Atatürk bu savaşta Ayşe Hatunu tanımıştır Ayşe Hatunu hepimiz tanıyoruz. Bilmeyen var mı içimizde? Onun yapabildiğini acaba hangi ülkenin kadını yapabilir? Ya da zamanımızda hangi kadın yapabilir? Biliyorsunuz sekiz aylık kızı kucağında omzunda mermi ve cepheye cephane götürüyor. Sekiz aylık kız dinler mi düşmanı, ağlamaya başlıyor. Ve bu sırada ölmesi falan problem değil Hatunun, ama düşman eğer onları fark ederse çok kısıtlı olan cephane cepheye gidemeyecek, bütün düşüncesi o Ayşe Hatun'un. Ve bu arada çocuğunu göğsüne yaslar, düşman biraz geç gider, indirdiği zaman kendi elleriyle çocuğunu şehit ettiğini görecektir Ayşe Hatun ya da diğer adıyla Tayyibe Hatun. Peki ne yapar? Çocuğunu koyar üzerini bayrakla örter ve aynen şunları söylemiştir. Kafile başkanı komutanı aktarıyor bunu. "Sen yüzlerce binlerce yıl sonra doğacak Türk çocukları için (yani bu satırları okuyan bizler için) şehit oldun" "bu benim içinde senin içinde bir şereftir. Yeter ki "vatan sağ olsun" diyor, omzuna alıyor cephanesini ve yola koyuluyor.
Hanımefendiler içinizde anne olanlar var. Lütfen bir an için düşünün, çocuğunuzu göz önüne getirin. El bebek gül bebek büyütüyoruz, gözünün içine bakıyoruz, tercih yapın sizden sonraki kuşak mı? çocuğunuz mu? İşte bu Ayşe ya da diğer adıyla Tayyibe Hatunu tanıdı Mustafa Kemal.
Kurtuluş Savaşında Kütahya sırtları, eksi 30, eksi 40. Ve 75-80 yaşlarında bir nine. Gerisini gelin kafile komutanı Mustafa Necati'den dinleyelim. Mustafa Necati neyi görür? Bütün yorgan battaniye ne varsa cephanenin üstüne örtmüş kendisi pazen elbiseyle. Aynen şunları söyler "nine kar serpeliyor hava çok soğuk bari şu yorganı alsan sırtına" dediğinde aldığı cevap "dokunma ona, o millet malıdır, nem kapmasın. Ben bir ölürüm ama onunla binler doğacak binler. Hayır, oğlum hayır hiç üşümüyorum, soğuğu hiç duymuyorum ki. Düşman bu topraklara girdi gireli benim içim yanıyor içim a oğul" diyen bir nineyi tanıdı Mustafa Kemal. Albay Hulusi ATAĞ'ın kafilesinde olan genç bir kadınımız hastadır ve cephane taşırken yere düşmüştür, ölmek üzeredir. Hulusi ATAK sorar "bacım bana adını söyle seni tarihe yazdıracağım" dediğinde aldığı cevap "adımı ne yapacaksın a oğul yaz benim adım Anadolu".
Evet bu savaşta ATATÜRK dünyaya tek olarak geçen Zekiye Hanımı tanıdı. Zekiye Hanım ne yaptı biliyor musunuz? Dünyaya ilk ve tek olarak geçen kadınımızdır. 10 Aralık 1919 öğretmen okulu bahçesine 3000 kadını toplamış, dedim herhalde sıfırları fazla okuyorum. Hayır 3000 kadın, yapımcısı, dinleyicisi, konuşmacısı. Kadın olan dünyada ilk mitingdir bu, onun için dünyaya ilk geçmiştir. Peki Zekiye Hanım nasıl toplamıştır, cep telefonu yok faks yok, hiçbir araç yok. Hadi bunlar oldu farz edelim. Kadının sokağa çıkma hakkı yokken 3000 kadın nasıl organize oldu dersiniz? 3000 kadından bahsediyorum ama projesinin adını da söylemek istiyorum Zekiye Hanımın "MUTFAK PROJESİ", inanılmaz bir proje. Daha sonra bir yerde tekrar geçecek bu proje.
ATATÜRK Zekiye Hanımı, Nakiye Hanımı tanıdı bu savaşta. ATATÜRK Melek REŞİT'i tanıdı, Atatürk Şuküfe Nihal'i tanıdı ve ATATÜRK ekmek pişirerek askere götüren ama bu düşmanlar tarafından tespit edilip askerimizin yerini öğrenmek için çok işkence gören ama söylemediği için ekmek pişirdiği fırına atılarak yakılan Nazife Kadını tanıdı bu savaşta. Bu savaşta ATATÜRK Taccülcalala hanımı tanıdı ATATÜRK üsteğmenlerimizi, binbaşı hanımlarımızı tanıdı, bu savaşta Tuğgeneral rütbesi verilmesi öngörülen 8 yaşındaki, evet yanlış duymadınız 8 yaşındaki Nezahat kızımızı tanıdı. İşte Nezahat kızımızın yanında şehit olan bir erimizin cebinden çıkan bir mektubunda annesine şöyle yazmış "anne Nezahatle babasının arasındaki konuşmayı duyaydın benim burada niye olduğumu anlardın" demiş ve bu arada şöyle yazmış" biz Mehmetçik Nezahat'e Türklerin Jan Darkı diyoruz" demiş. Bu bana acı geldi. Ben Jan Darkı ortaokuldan beri tanıyordum ama Nezahat'i tanıyanımız var mı?...
(Devamı takip eden makalelerde)
Kaynak: Prof.İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI'nın Konferansı