İlaçların Uygulanması, Dağılımı ve Vücuttan Atılımı

Kadınlar için İLAÇLAR bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda İlaçların Uygulanması, Dağılımı ve Vücuttan Atılımı hakkında detaylı bilgiye ulaştınız. Dilerseniz İLAÇLAR kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
İlaçların uygulanması, dağılımı ve vücuttan atılımı

İlaç tedavisi ilacın vücuda alınması (uygulama) ve dolaşıma geçerek (emilim) gereken yerdeki spesifik bölgeye gitmesini gerektirir (dağılım). İlaç idrarla veya başka bir maddeye dönüşerek vücuttan çıkar (eliminasyon). 

İlacın vücuda uygulanması
İlaçlar vücuda çeşitli yollarla alınabilir. Ağızdan (oral yol) veya vene (intravenöz), kasa (intramüsküler) veya deri içine (subkütan) enjekte edilerek uygulanabilirler. Dilin altına yerleştirilebilir (sublingual), rektum içine sokulabilir (rektal), göze (oküler), buruna (nazal) veya ağıza (oral) spreyle ya da lokal (topikal) veya sistemik (transdermal) etki için deriye uygulanabilir. Her uygulama yolunun spesifik amaçları, avantajları veya dezavantajları vardır. 

Oral yolla ilaç nasıl alınır?
Oral yol en kolay ve genelde en güvenli ve en ekonomik uygulama yoludur ve dolayısıyla en yaygın kullanılan yoldur. Ancak birtakım eksiklikleri vardır. Diğer ilaçlar ve besinler gibi birçok faktör oral yolla alındıktan sonra ilaçların emilme biçimini etkiler. O nedenle, bazı ilaçlar aç karnına alınırken, diğerleri besinlerle beraber alınır; başka bazı ilaçlar ise ağızdan alınamazlar. 

Oral yolla uygulanan ilaçlar gastrointestinal sistemden emilirler. Emilim ağızda ve midede başlar ancak emilimin çoğu ince barsakta gerçekleşir. Genel dolaşıma ulaşabilmesi için ilacın önce barsak duvarından ve sonra da karaciğerden geçmesi gerekir. Barsak duvarı ve karaciğer kimyasal olarak birçok ilaçta değişiklikler oluşturur (metabolize eder) ve emilen miktarı azaltır. Buna karşılık, intravenöz yolla enjekte edilen ilaçlar barsak duvarına ve karaciğere geçmeden genel dolaşıma ulaşırlar; o nedenle daha hızlı ve daha tutarlı bir yanıt alınır. 

Oral yolla uygulanan bazı ilaçlar gastrointestinal sistemi tahriş ederler; örneğin aspirin ve diğer non-steroidal antienflamatuar ilaçlar midenin ve ince barsağın cidarına zarar vererek ülserlere neden olabilirler. Diğer ilaçlar gastrointestinal sistemde daha düşük düzeyde veya verimsiz biçimde emilirler veya midenin asidik ortamı ve sindirim enzimleri tarafından parçalanırlar. Bu dezavantajlara rağmen oral yol diğer ilaç uygulama biçimlerinden daha sık kullanılır. Diğer yollar hastanın ağızdan ilaç alamadığı durumlarda, ilacın hızlı veya belli bir dozda alınması gerektiğinde veya ilaç düşük düzeyde veya verimsiz biçimde emildiği zamanlarda kullanılır. 

Enjeksiyon yolları ile ilaç nasıl alınır?
Enjeksiyonla uygulama (parenteral uygulama) deri altı, kas içi ve damar içine enjeksiyon yollarını içerir. Deri altına uygulamada iğne deri altına sokulur. Deri altına enjeksiyon yapıldıktan sonra ilaç küçük kan damarlarına doğru yayılır ve dolaşımla taşınır. Deri altına uygulama yolu ağızdan alındığında gastrointestinal sistemden emilecek protein yapısındaki ilaçlar (insülin) için kullanılır. İlaçlar süspansiyon veya çözünmeyen kompleksler şeklinde hazırlanabilir; böylece emilimleri saatler, günler veya daha uzun zamana yayılır ve sık aralıklarla uygulanmaları gerekmez. Kas içine uygulama yolu çok büyük miktarda ilaca gereksinim olduğunda tercih edilir. Kaslar derinin daha alt katmanlarında bulunduklarından daha uzun bir iğne gerekir. İntravenöz uygulama yolunda iğne doğrudan vene sokulur. İntravenöz enjeksiyon özellikle obez bireylerde parenteral uygulamadan daha zordur. Tek doz veya sürekli infüzyon halinde olan intravenöz uygulama ilaçları hızlı ve kesin biçimde uygulamanın en iyi yoludur. 

Dil altı ilaç nasıl alınır?
Bazı ilaçlar dilin altında bulunan küçük kan damarlarına doğrudan alınmalarının sağlanması için dilin altına yerleştirilirler (sublingual yol). Sublingual yol anjinanın (göğüs ağrısı) giderilmesinde kullanılan nitrogliserin''in uygulanması için özellikle faydalıdır çünkü emilim hızlıdır ve ilaç önce ince barsağa ve karaciğere geçmeden genel dolaşıma karışır. Ancak emilim kısmi ve verimsiz olduğundan çoğu ilaç bu yolla verilemez. 

Rektal yolla ilaç nasıl alınır?
Oral yolla uygulanan birçok ilaç fitil formla rektal bölgeden uygulanabilir. Fitil halindeki ilaç rektuma yerleştirildikten sonra eriyen mumumsu bir maddeyle karışmış durumdadır. Rektum cidarı ince olduğundan ve kan damarları bu bölgede çok miktarda bulunduğundan ilaç hızla emilir. Hasta bulantı, yutma veya yeme güçlüğü nedeniyle veya ameliyattan sonra ilacı ağızdan alamadığında fitil form önerilir. Bazı ilaçlar fitil formda tahriş edicidirler; bu tip ilaçlar için parenteral yolun kullanılması gerekir. 

Deri üstüne (transdermal) uygulama yolu ile ilaç nasıl alınır?
Bazı ilaçlar deriye yama şeklinde uygulanabilir. Bazen deriye girişlerini kolaylaştıracak bir kimyasal maddeyle kaplı olan bu ilaçlar enjeksiyon yapılmadan kan dolaşımına geçerler. Deri üstüne uygulama yolu ilacın birkaç saat ve gün içinde yavaş ve sürekli biçimde dağılmasını sağlar. Ancak bazı insanlarda yamanın deriye temas ettiği yer tahriş olabilir. Ayrıca transdermal yol ilacın deride yayılma hızıyla sınırlıdır. Yalnızca günlük küçük dozlarla verilmesi gereken ilaçlar transdermal yolla uygulanabilir. Bu tip ilaçlara örnekler nitrogliserin (anjina ilacı), skopolamin (hareket tutması için), nikotin (sigara bırakmak için), klonidin (hipertansiyon için) ve fentanildir (ağrı kesici). 

İnhalasyon (solunum yoluyla uygulama) ile ilaç nasıl alınır?
Anestezide kullanılan gazlar ve doz ayarlı sprey şeklinde astım ilaçları solunumla alınır. Bu ilaçlar solunum yolları vasıtasıyla doğrudan akciğerlere geçerler ve orada kan dolaşımına karışırlar. Bu yolla alınan ilaçlar çok azdır çünkü belli bir zaman içinde hastanın uygun miktarda ilaç alabilmesi için solunumun dikkatle izlenmesi gerekir. Doz ayarlı sistemler havanın akciğerlere taşınmasını sağlayan kanallar üzerinde direkt etki gösterir. Spreyli solunumla uygulanan ilaç kan dolaşımına farklı düzeylerde karıştığından bu yöntem akciğerler dışındaki doku ve organlar üzerinde etki gösteren ilaçları uygulamak için çok ender kullanılır. 

İlacın emilimi ne demektir?
Biyoyararlanım ilacın kan dolaşımına geçme hızı ve derecesiyle ilgilidir. Biyoyararlanım birçok faktöre bağlıdır; bunlar ilacın tasarlanma ve üretim biçimi, fiziksel ve kimyasal özellikleri ve ilacı alan kişinin fizyolojisidir. İlaç güncel ilaç dozlama formudur (tablet, kapsül, fitil, trasndermal yama veya solüsyon). Genelde bu formlarda ilaç diğer maddelerle beraber bulunur. Örneğin, tabletlerde ilacın yanında seyreltici madde, dayanıklılığı arttıran madde, parçalanmayı önleyici madde ve kayganlığı arttırıcı madde de bulunur. Bu karışım granül haline getirilir ve sıkıştırılarak tablet formunu alır. Eklenen maddelerin tipi ve miktarı ve ayrıca tabletin sıkıştırılma derecesi tabletin ne kadar hızlı eridiğini etkiler. İlaç üreticileri ilacın emilim hızını ve derecesini optimize etmek için bu değişkenleri belli oranlarda kullanırlar. Tablet hızla erirse ve ilaç çok hızlı biçimde açığa çıkarsa kandaki etkin madde düzeyi aşırı bir yanıt oluşturabilir. Öte yandan tablet yeterince hızlı eriyip ilacın hızla salınmasını sağlamazsa ilacın çoğu emilmeden dışkıya geçebilir. Gastrointestinal sistemden geçişi hızlandıran laksatifler ve diare ilacın emilimini azaltabilir. Dolayısıyla besinler, diğer ilaçlar ve gastrointestinal hastalıklar ilacın biyoyararlanımını etkileyebilir. 

İlaçların biyoyararlanımında tutarlılık olması istenir. Kimyasal olarak birbirine eşit olan ilaçlar aynı etkin madde içerebilirler ancak içeriğinde emilimin derecesini ve hızını etkileyen farklı katkı maddeleri de bulunabilir. Aynı dozda olsa bile bir ilaçtan diğreine ilacın etkileri aynı olmayabilir. Yalnızca aynı etkin maddeye sahip olmakla kalmayıp zaman içinde kanda aynı düzeyleri oluşturan ilaçlar biyolojik açıdan eşittir. Biyolojik özelliklerin denk olması tedavi açısından denklik sağlar ve bu tip ürünler birbirlerinin yerini tutabilirler. 

Bazı ilaçlar etkin maddelerini yavaş biçimde (genellikle 12 saat veya üzeri) açığa çıkaracak biçimde özel olarak tasarlanırlar. Bu kontrollü salınımlı dozlama formları ilacın erime hızını yavaşlatır veya geciktirirler. Örneğin kapsül içindeki ilaç partikülleri gastrointestinal sistemde farklı zamanlarda çözünecek biçimde tasarlanmış farklı kalınlıkta polimer (bir kimyasal madde) ile kaplanabilirler. 

Bazı tabletler ve kapsüller tahriş edici maddelerin (aspirin) mide cidarına zarar vermesini veya midenin asidik ortamında ayrışmalarını önleyecek koruyucu (enterik) bir maddeyle kaplıdırlar. Bu dozlama formları daha az asidik bir ortamla veya barsaktaki sindirim enzimleriyle karşılaşıncaya kadar çözünmeyen bir malzemeyle kaplıdır. Bu tip koruyucu kaplamalar her zaman tam anlamıyla çözünmezler ve birçok insanda (özellikle de yaşlılar) bu tip maddeler hiçbir değişikliğe uğramadan dışkıyla atılırlar. 

Katı dozlama formlarının (tabletler veya kapsüller) başka özellikleri ağız yoluyla uygulamadan sonraki emilimi etkiler. Kapsüllerde ilaç ve diğer maddeler jelatin bir kaplama içinde bulunur. Jelatin şişer ve ıslandığı zaman içeriğini ortama verir. Kaplama genellikle hızlı çözünür. İlaç partiküllerinin ve diğer maddelerin büyüklüğü ilacın çözünme ve emilme hızını etkiler. Sıvı dolu kapsüllerin içindeki ilaçlar katı madde dolu kapsüllerden daha hızlı emilirler. 

İlaçların vücutta dağılımı
İlaç kan dolaşımına geçtiği zaman vücutta hızla dolaşıma katılır (kandaki dolaşım süresi ortalama bir dakikadır). Ancak ilaç vücuttaki dokulara giden kan damarlarında yavaş emilebilir. 

İlaçlar hücrelerin zarlarını geçme becerilerine bağlı olarak farklı dokulardan farklı hızlarda geçerler. Örneğin anestezide kullanılan bir madde olan tiyopental beyine hızla geçer ancak antibiyotik olan penisilin geçmez. Genelde, yağda çözünen ilaçlar hücre zarlarından suda çözünen ilaçlardan daha hızlı geçerler. 

Bir kez emildiklerinde çoğu ilaç vücutta eşit derecede dağılmaz. Bazı ilaçlar kandaki ve kaslardaki sulu dokularda kalma eğilimi gösterirlerken, diğerleri tiroid bezi, karaciğer ve böbrekler gibi spesifik dokularda yoğunlaşırlar. Bazı ilaçlar kan proteinlerine sıkıca bağlanırlar ve kan dolaşımını yavaş terkederler; diğerleri ise kan dolaşımından hızla çıkarak diğer dokulara geçerler. Bazı dokularda ilaç yüksek düzeylere ulaşır ve ilacın fazlası için rezerv olarak kullanılır; böylece ilacın dağılım süresini uzatır. Gerçekte, bazı ilaçlar (yağlı dokularda birikenler) bu dokuları yavaş terkederler ve hasta ilaç almayı bıraktıktan sonra günlerce kan dolaşımında kalırlar. 

Belli bir ilacın dağılımı farklı bireyler arasında farklılık gösterir. Örneğin, vücut kütlesi fazla olan insanlarda doku ve dolaşımdaki kan miktarı daha fazladır ve daha fazla ilaca gerek duyarlar. Obez insanlar fazla miktarda ilacı yağ dokularında depolarken, çok ince insanlar çok az depolarlar. Bu dağılım yaşlı insanlarda da görülür çünkü vücuttaki yağ dağılımı yaşla beraber artar. 

İlaçların vücuttan atılımı
Tüm ilaçlar ya metabolize edilir, ya da hiçbir değişiklik olmadan atılırlar. Metabolizma ilacın vücutta kimyasal olarak değişikliğe uğradığı süreçtir. Karaciğer ilacın metabolize olduğu tek organ olmasa bile en önemli organdır. Metabolizma ürünü olan metabolitler inaktif olabilir veya orijinal ilaçtan farklı veya onunla aynı tedavi edici veya toksik aktiviteye sahip olabilirler. Pro-ilaç (ilaç öncülü) adlı bazı ilaçlar inaktif formda uygulanırlar; onların metabolitleri aktiftir ve istenen etkileri sağlar. Bu aktif metabolitler ya atılırlar (dışkı veya idrarla) atılırlar, ya da diğer metabolitlere dönüşerek sonunda yine vücuttan atılırlar. 

Karaciğer ilaçların oksidasyonu, indirgenmesi ve hidrolizi gibi kimyasal reaksiyonları kolaylaştıran enzimlere sahiptirler. Ayrıca maddeleri ilaçla birleştiren ve konjügasyon olarak adlandırılan reaksiyonlar oluşturan başka enzimlere de sahiptirler. Konjügatlar (maddelere bağlı olan ilaç molekülleri) idrarla atılırlar. 

Metabolik enzim sistemleri doğumda kısmen gelişmiş durumda olduklarından, yenidoğanlar ilaçları metabolize etmede güçlük çekerler; dolayısıyla vücuda ağırlıklarına oranla erişkinlerden daha az ilaca ihtiyaç duyarlar. Öte yandan, küçük çocuklar (2-12 yaş arası) vücut ağırlığına oranla erişkinlerden daha fazla ilaca ihtiyaç duyarlar. Yenidoğanlar gibi yaşlılar da düşük enzimatik aktiviteye sahiptir ve ilaçları genç erişkinler ve çocuklar kadar iyi metabolize edemezler. Sonuç olarak, yenidoğanlar ve yaşlılar vücut ağırlığının kg''ı başına daha az ve çocuklar daha fazla ilaca ihtiyaç duyarlar. 

Atılım vücudun ilacı uzaklaştırma (atım) süreçlerini ifade eder. Böbrekler başlıca atım yerleridir ve özellikle suda çözünen ilaçları ve onların metabolitlerini vücuttan uzaklaştırmada etkilidirler. 

Böbrekler ilaçları kan dolaşımından süzerler ve idrara geçmelerini sağlarlar. Çeşitli faktörler böbreklerin ilaç uzaklaştırma kapasitesini etkiler. İlaç veya metaboliti suda çözünür olmalıdır ve plazma proteinlerine çok sıkı bağlanmamalıdır. İdrarın asiditesi bazı asidik ve alkali ilaçların atım hızını etkiler. Böbreklerin ilaçları vücuttan uzaklaştırma kapasitesi idrar akımına, böbreklerdeki kan akımına ve böbreklerin genel durumuna da bağlıdır. 

Kişiler yaşlandıkça böbrek fonksiyonlarında azalma olur. 85 yaşındaki bir insanın böbreği ilacı atmada 35 yaşındaki bir insanın yarısı kadar verimlidir. Birçok hastalık özellikle yüksek kan basıncı, diabet ve tekrarlayan böbrek enfeksiyonları ve toksik kimyasal maddelere maruz kalınması böbreklerin ilacı atma kapasitesini olumsuz biçimde etkiler. 

Böbrekler normal şekilde işlev göstermiyorsa doktor esas olarak böbrekler yoluyla atılan ilacın dozunu ayarlayabilir. Yaşla beraber böbrek işlevlerinde görülen normal azalma yalnızca kişinin yaşına bakarak doktorun uygun dozu saptamasına yardımcı olabilir. Ancak uygun dozun belirlenmesinde daha doğru bir yaklaşım böbrek işlevlerinin idrar testiyle (12-24 saat boyunca toplanan idrardaki kreatinin miktarının ölçülmesi) beraber veya tek başına kan testiyle (serumdaki kreatinin miktarının ölçülmesi) incelenmesidir. 

Karaciğer bazı ilaçları safra yoluyla atar. Bu ilaçlar gastrointestinal sisteme girerler ve kan dolaşımına geri emilmezlerse veya ayrışmazlarsa dışkıyla atılırlar. Ayrıca bazı ilaçların küçük miktarları tükürük, ter, anne sütü ve hatta dışarı verilen hava yoluyla atılırlar. Esas olarak karaciğer metabolizmasıyla atılan bir ilacın uygulanma biçimi karaciğer hastalığı olan kişide ayarlanabilir. Böbrek işlevlerine benzer basit bir karaciğer işlev ölçütü (ilaç metabolizması için) yoktur.
Yazar
En Pratik Kadın
Eklenme Zamanı
5.12.2014 08:21:20
Yorum sayısı
1
İlgili Makaleler
 İlaçlar Hakkında Genel Bilgiler
İlaçlar Hakkında Genel Bilgiler
İlaçlar ve kullanımı Yazılı tarihte yer alan uygarlıklarda yaşayan insanlar hastalıkları önlemek ve iyileştirmek için bitki ve hayvan kökenli ilaçlar kullanmışlardır. Hastalıkla savaşmak ve hastanın ruhsal durumunu ve bilincini değiştirme uğraşı neredeyse yiyecek ve barınak bulma uğraşı kadar temel ihtiyaçlardır. Bitki ve hayvanlardan elde edilen birçok ilaç hala...
»» devamını oku »»
Antioksidanlar
Antioksidanlar
Antioksidanlar nedir? Hava kirliliği, besinlerdeki kimyasal maddeler, stres ve vücudun doğal kimyasal reaksiyonları vücudumuzdaki hücre zarlarına ve DNA''ya hasara yol açar. Çünkü soluduğumuz hava, yediğimiz ve içtiğimiz besinler, günlük stresler ve hatta vücudun normal oksijen tüketimi sonucunda serbest radikal adı verilen toksik moleküller ortaya çıkar. Araştırma...
»» devamını oku »»
İlaca Verilen Yanıtları Etkileyen Faktörler
İlaca Verilen Yanıtları Etkileyen Faktörler
İlaca verilen yanıtları etkileyen faktörler nelerdir? İlaçların vücuda giriş ve çıkış hızı bireyden bireye büyük ölçüde farklıdır. Birçok faktör ilacın emilimini, dağılımını, metabolizmasını, atımını ve sonuç olarak da etkisini değiştirebilir. Diğer faktörler arasında genetik farklılıklar, birbiriyle etkileşen iki veya daha fazla ilaç kullanımı veya ilacın etkilerini...
»» devamını oku »»
E Vitamini
E Vitamini
E vitamini ve faydaları E vitamini, yapılan çalışmalarda tıp dünyasının dikkatlerini üzerine toplamaya devam ediyor. E vitamini (C vitamini ve beta karoten gibi) "serbest radikalleri" yani bir elektronu eksik olan oksijen moleküllerini tutarak hücrelere zarar vermesini önleyen "antioksidan" özelliğe sahip bir madde. Antioksidanlar bir elektronlarını serbest radikallere...
»» devamını oku »»
Olumsuz (Advers) İlaç Reaksiyonları
Olumsuz (Advers) İlaç Reaksiyonları
Olumsuz (Advers) ilaç reaksiyonları nedir? Yaygın bir yanlış inanış ilacın etkilerinin iki kategoride toplanabileceğidir: İstenen veya tedavi edici etkiler ve istenmeyen veya yan etkiler. Gerçekte, ilaçların çoğu birçok etki yaratır ancak doktor bunlardan yalnızca birini veya birkaçını hastasında sağlamak ister; diğer etkiler istenmeyen etkiler olarak düşünülür. Sağlık...
»» devamını oku »»
Kalsiyum (Kemiklerin temel minerali)
Kalsiyum (Kemiklerin temel minerali)
Kalsiyum (Kemiklerin temel minerali) Sizinle 10 yaşındaki bir çocuk arasındaki ortak nokta nedir? Bu ortak nokta, ikinizin de aynı miktarda kalsiyuma ihtiyacı olmasıdır. Kalsiyumun kemikler için önemi, yaygın inanışın tersine, yalnızca çocukluk ve gençlik çağıyla sınırlı değildir. Çünkü yetişkin yaşlarda az kalsiyum alınması ile osteoporoz arasında bağlantı vardır....
»» devamını oku »»
Makale ile ilgili yorumlar
Yazan :seydaaykuta@gmail.com
( Cevap Yaz )
13.06.2017 01:49:19
kalsiyum kemiğe bağlanmıyor ne yapmalıyım
Yorum Yaz
Yeni Yorum Ekliyorsunuz !
Rumuz (*) Mail Yorum (*) Gönder