Kadınlar için SOFRA DÜZENİ ve ADABI bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda Masada Kişilerin Oturma Düzeni hakkında detaylı bilgiye ulaştınız.
Dilerseniz SOFRA DÜZENİ ve ADABI kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
Sofrada kim nereye oturmalı
Davet ettiklerinizi yeterince memnun edebilmek için diğer bütün özenleriniz kadar, protokol konusunda da mutlaka bilgi sahibi olmanız zorunluğu vardır. Aksi halde ağırlama ve ikramda, yedirip içirmekte kendilerini her ne kadar memnun bırakmış olsak da, bilgisizliğimiz yüzünden yaşları, kişilikleri veya sosyal durumlarıyla uygun olmayan yer ve taraflara oturtulmuş olmaları, misafirlerimiz içinden bazılarının gücenmelerine, kırılmalarına neden vermiş oluruz.
İşte bu nedenledir ki, ikram edecek olduğumuz nefis yemekler kadar, davetlilerimizin kişiliklerini, sosyal durumlarını, cinsiyetlerini, yaşlarını, bulundukları veya bulunmakta oldukları makam ve memuriyetleri, dostluk bağlarını, huylarını, evimize kaçıncı kez gelmekte olduklarını, iyice ölçerek, sofradaki yerlerini ayarlamamız, aynı zamanda huylarına göre hareket ederek hatta hissiyatlarını okşamasını da bilmemiz gerekir.
Protokol işlerinin ince tarafları vardır. Özellikle sosyal durumları birbirlerinden farksız iki veya daha fazla davetlisi olan büyükçe bir ziyafette misafirleri kırmadan gücendirmeden ya da ortalıkta tatsız bir hava yaratmadan kendilerini görgüye uygun bir şekilde sofrada oturtmak ve ağırlamak niteliği, herkesin kolay kolay başarabileceği bir iş değildir. Burada protokol bilgisi kadar ev sahip ve sahibelerinin psikolojik buluşlarının idare kabiliyetleri, mizaçlarının da rolü büyüktür.
Paris'in aristokrat ve zengin tabakasından bir aile, günün birinde zamanın başbakanı ile kiliselerin en yüksek mertebesinde olan Kardinal de dahil olduğu halde, şehrin tanınmış ve ileri gelen seçkin kişilerini şatosuna özel olarak davet eder. Hazırlıklara başlanır, müstesna yemeklerden oluşan menüler hazırlanır, sofra kurulur ve en seçkin çiçek ve orkidelerle süslenip de sıra protokole gelip dayanınca; iş karışır hatta içinden çıkılmaz bir hal alır.
Nedeni de; Place d'honneur, yani şeref mevkine, başbakanla, kardinalden acaba hangisi oturtulmalıdır. Bu mevki başbakana verilecek olursa, ruhani mertebenin en yüksek kademesine ulaşmış olan Papanın mümessili Kardinal bu hareketi nasıl karşılayacaktır. Yok buraya Kardinal oturtulacak olsa hükümeti temsil etmekte olan başbakan bu duruma tahammül edecek midir?
Bütün bu meçhuller karşısında fikir ve düşünceler karışıyor, münakaşalar büyüyor ve ortalığı bir tereddüt ve telaş kaplıyor. İşte bu arada, henüz on beş yaşlarında olan evin genç kızı, ortaya bir fikir atıyor ve genç kızın bu fikri de, evin bütün büyükleri, metrdotelleri ve garsonları tarafından alkış ve hayranlıkla hemen uygulanıyor.
Genç kızın bulduğu da İki ayrı sofra kurulacak, bunlardan birinin başına Başbakan, diğerinin başına da Kardinal geçirilecek gibi basit bir buluş ve fikirden başka bir şey değildir.