Kadınlar için Bebeklikten-Yetişkinliğe Çocuk bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda Yeterince Bilgili Olmayan Bir Uzmanın Ne Gibi Zararları Dokunabilir? hakkında detaylı bilgiye ulaştınız.
Dilerseniz Bebeklikten-Yetişkinliğe Çocuk kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
Yeterince bilgili olmayan bir uzmanın ne gibi zararları dokunabilir?
Bazen yeterince bilgili olmayan bir uzman, var olmayan sorunları tedaviye kalkışabilir. Bundan daha kötüsü ancak, hasta olan birini bilerek tedavi etmemektir. Gerçekte olmayan bir sorunu tedavi eden uzmanın yeni bir sorun yaratması doğaldır. Çoğu kez, «Biraz tedavi hiç tedavi görmemekten iyidir» dendiğini duydum. Bunun tamamen aksi fikirdeyim. Uzmanlar, gerekli olmayan tedavilere girmemelidir. Bu tedavi, çocuğu tedirgin edebileceği gibi, günlük hayatında da dengesizlikler yaratabilir. Çocuğu sadece motivasyon eksikliğinden ya da arkadaşlarıyla yarışa girmede çekingen davranması yüzünden tedaviye alan birçok uzmanla karşılaştım. Oysa, çocuğunuz sakin, içine kapanık, bedensel faaliyetlerden fazla zihin faaliyetlerini tercih eden bir çocuk olabilir. Dikkatli bir muayeneden sonra, çocukta bu özellikleri gören ve tedavi gerektiğine karar veren birçok "yetenekli" uzman tanırım. Çocuğun davranışı genellikle mizacının sonucudur. Buna bağlı olarak bu özel "problem", çocuğun rekabeti gerektiren bir okula geçmesiyle de doğabilir.
Dikkati az ve fazla hareketli çocukların duygusal dengesizlikleri ve kuşkuları olduğu düşünülür. Olağan bir psikolojik muayenede çocukta duygusal dengesizliğin bazı belirtileri bulunabilir. Varlığı tahmin edilen saldırganlık ve düşmanlık hislerini ortaya çıkarsın diye uzun ve yoğun bir tedaviye tabi olurlar. Bu tedavi gereksizdir. İyi bir fizik ve nörolojik muayeneden sonra bu çocukların birçoğunda nörolojik bozukluklar olduğu ortaya çıkar.
Fizyolojik aksaklıkları öngören bir tedavi, bu bozuklukları oldukça kısa bir zamanda tam olarak iyileştirebilir. Bence, gereksiz tedavi en zararlı tedavidir. Fizyolojik bir bozukluğu ya da hiç bir rahatsızlığı olmayan bir çocuk tedavi görmeye başlarsa, kendini tedirgin ve uyumsuz hisseder. Tedavi, onu hayatın normal akışından alıkoyan Uzmanla görüştüğü saatleri, arkadaşlarıyla oynayarak ya da bir şeyler öğrenerek geçirebilir. Anne baba ise, hem maddi hem manevi acılar çeker. İçlerine kapanırlar ve nerede hata yaptıklarını merak ederler. Yeni yaratılmış bu suçluluk hissi çocuğa da aksettiğinde, ruhsal bir sorunun kaynağı olur. Sonunda, bu gereksiz tedavi uzun sürerse çocuk, gerçek bir ruhsal sorun geliştirebilir. Bu da herhalde sorunun çözüm yolu değildir.
Eğer çocuğun psikoterapi görmesi gerekliyse, tedavinin başlatılması bir zorunluluktur. Fakat çocuğa uygulanan bu tedavinin kesin ve mümkün olduğu kadar kısa süreli olması gerekir. Yıllarca, haftada üç gün devam eden uzun ve yoğun bir psikoterapi, çocuğun boş zamanını kısıtlaması ve arkadaşlarıyla ilişkisini etkilemesi nedeniyle kendi başına bir sorun yaratır. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını açıklamak için kaçınılmaz bir zorunluluk olmadığı sürece, tedaviye başvurmamak gerekir. Uzmanlar, her çocuğun en kısa zamanda çocukluğa geri dönmesinin çok önemli bir sorun olduğunu fark etmelidirler.
Nihayet, çocukluk ilerde kişilik yapısına temel olan gelişimin çok önemli bir dönemidir. Oysa, psikoterapinin böyle bir zorunlulukla ilgisi yoktur.
Çocuğun Duygusal Sorunları
Yazan: Dr.Lee Salk