Son Pişmanlık

Kadınlar için EN PRATİK KADINA AİT SÖZLERİ bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda Son Pişmanlık hakkında detaylı bilgiye ulaştınız. Dilerseniz EN PRATİK KADINA AİT SÖZLERİ kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
Kadın olmak
Çocukluğu hatırladığı kadarı ile çok mutlu geçmişti. Kardeşi ile birlikte her çocuk gibi, amaçları sadece oynamak, uyumak ve yemek yemekti. Anne ve babasının yanında her şeyden bir haber büyüdü. Lise dönemlerine gelmişti. Artık her şeyin çok daha iyi farkındaydı. Ergenliğin verdiği asilikte birlikte bazı sıkıntılar yaşıyordu. Bu sıkıntılarını ne zaman annesine anlatmaya ve ondan destek görmeye ihtiyacı olsa, karşısında kendisinden daha çocuk ve ergen biri ile karşılaşıyordu. Bu durum onu çok üzüyor ve aynı zamanda da yoruyordu. Çünkü bütün sıkıntıları ile tek başına yüzleşmek zorunda kalıyordu. 

Zaman hızla geçti, lise bitti ve üniversiteye gitmeye başladı. Artık tamamen yalnızdı. Etrafında ne annesi ne de babası vardı. Zaten onların desteğini lise döneminde kaybetmişti ama genede düşünmeden edemiyordu. Üniversite ortamına çok çabuk alıştı. Lisede içine gömdüğü asiliğini şimdi üniversitede doya doya yaşıyordu. Derslere gidiyor, akşamına orası senin burası benim gezip, yiyip içiyordu. Savruk bir hayatı vardı. Kendisi de bu durumdan yer yer şikayet ediyordu ama genede hoşuna gidiyordu.

Zaman dahada hızlı geçti ve iş hayatına başladı. Çalışıyor olmak onu sakinleştirmedi. Aynı tempoda yaşamına devam ediyordu. Ta ki onunla karşılaşana kadar. Evlilik aklından bile geçmiyordu. Ona çok ters geliyordu evlenmek. Aslında evlenmek değil, birisine bağlı kalmak belkide ters geliyordu. Özgürlüğünün kısıtlanacağını düşünüyordu evlendiği zaman. Ama yine de evlendi. Bütün o evliliğe yönelik olumsuz düşüncelerine rağmen kendisini nikah masasına oturmaktan alıkoyamadı. 

Çok seviyordu eşini. Hatta o kadar çok seviyordu ki, keşke daha önce seni tanısaydım da evlenseydik diyordu. Eşi onu toparlamış, savruk hayatını düzene sokmuştu. Ailesi damatlarına minnettardırlar. Kızlarına böyle güzel bir hayat sunup, onu toparladığı için. Ama işte gelin görün ki huylu huyundan vazgeçmiyor. Bir yerde yapamadığını başka bir yerde ve başka bir şekilde mutlaka yapıyor. Anne şefkatinden yoksun ve sevgi içerisinde büyümemiş oması onunda yuvasına yansıyordu. Seviyordu ama sadece seviyordu. Durumları çok iyiydi ve bu onu dahada farklılaştırmıştı. Daha öncesinde yaşamadığı ve görmediği bir hayatın içinde olmak, onu şımartmıştı. Zaten gezmeyi, yemeyi, içmeyi seviyordu, şimdi dahada sever olmuştu. Eşi onu beş yıldızlı otellerde tatillere götürüyor, yurt dışına gezmelere götürüyor ve son model arabaya bindiriyordu. Hovarda gibi büyüyüp, yaşadığından bazı sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanıyordu. Eşi evcimen bir adamdı. Sabahları sevdiği ile kahvaltı yapmak onun için çok anlamlıydı. Akşam eve geldiğinde hoş geldin hayatım diyerek gülen bir yüzün onu karşılaması da çok önemliydi. Bunları biliyordu çünkü evlenmeden önce eşi her şeyi konuşmuştu. Ancak içinden bunlar gelmiyordu. Çok seviyordu ama sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamak, akşam yemek yapmak ona işkence gibi geliyordu.

Bir süre eşinin istemeleri doğrultunda bunları yaptı. Ama yavaş yavaş yapmayı bırakıp, haftanın iki-üç günü dışarıda, bir günü kendi annesinde, bir günü kayınvalidesinde ve kalan günlere de başkalarında şekline dönüştürdü. Hayatından çok mutluydu. Eli sıcak sudan soğuk suya değmiyor, temizlikçisi geliyor, yemeği ya dışarıda ya da evde yenecekse eşi yapıyor hale gelmişti. Bu yaşantısına rağmen birde surat yapıp, fazla tatile gidemediklerinden dolayı şikayet ediyordu. Eşi sabırla onu gözlemliyordu. Belki değişir umudu ile bakıyordu ama git gide iyi olacağı yerde daha da kötüleşiyordu. Sadece kendi evlerinde değil, eşinin ailesinin yanına gidince de hiç bir şey yapmıyordu. Kahvaltı hazır olana kadar yatıyor, kahvaltı bitince hadi gezelim diye tutturuyordu. Eşi hayır dediğinde surat yapıp, herkese tavır alıyordu.

Yetişme şekli ve özellikle anne sevgi ve ilgisinden noksan kalmış olması ve en önemlisi içinden gelmiyor olması onun bu güzel yaşantısını git gide uçuruma sürükledi. Adamın artık sabrı kalmamıştı. Bekarken yaşadığı hayattan hiç bir farkı yoktu yaşantısının, üstelik bir de artı bir kişiye daha bakıyordu. Onun evlilikten ve eşten beklentisi bu değildi. Sürekli eşini idare etmekten, onun arkasını toparlamaktan, onun yüzünden hiç kimse ile görüşememekten sıkılmıştı. Artık dur demek gerekiyor diyordu ve dediğini de yaptı. 

Bir gün karşısına aldı ve artık bitti dedi. Anlamadı önce eşinin ne demek istediğini ama sonrasında konuşunca anladı. Bitmişti evet. Güzel bir rüya sona ermiş ve gözlerini açmıştı. Şimdi her şeyin farkındaydı. Yaptıklarının, yapmadıklarının, yapamadıklarının. Keşke diyordu keşke, daha önce görseydim her şeyi de böyle bitmeseydi. Çok seviyorum diyordu, canımdan çok, onsuz yaşayamam diyordu ama elinde tutmak için ve elindekileri kaybetmemek için hiç bir şey yapmıyordu. Dilde şöyle yapacağım, böyle yapacağım ben evliliğim kurtaracağım diyordu ama uygulamada aynı şekilde devam ediyordu. Ve bu tatlı masalın sonu ne yazık ki hüzünle bitti. Boşandı ve çok büyük bir boşluğa düştü. Her şeyi kaybetmişti şimdi. Göz yaşları sel gibi akıyordu. Ağlaması, sevdiğini kaybetmesine miydi, yoksa elindeki lüksü kaybetmesine miydi, onu bir tek kendisi biliyordu...

Yazan: enpratikkadin 
Yazar
En Pratik Kadın
Eklenme Zamanı
8.04.2016 00:00:00
Yorum sayısı
0
İlgili Makaleler
Kuru Kuru Sevgi Karın Doyurmaz
Kuru Kuru Sevgi Karın Doyurmaz
Evlilikte özveri Birini çok sevmek yetmiyor bazen. Hani kuru kuruya sevgi karın doyurmaz derler ya, çok doğru bir sözdür. Benim burada bahsettiğim parasal açıdan bir yokluk üzerine kurulan sevgi değil. İlk anlaşılan bu sözü söyleyince budur. Benim bahsettiğim sadece seviyorum deyip, başka hiç bir şey yapmamaktır. Bir arkadaşlarının aracılığı ile tanıştılar uzun zaman önce....
»» devamını oku »»
Toprağa Düşmüş Aşk
Toprağa Düşmüş Aşk
Ömürlük Aşk Gözlerin bir Ahu, denizlerin ışıltısı gibi Dudakların baldan çalmış,yarin sevdası gibi Kıskanan gönüller, yanında seni ister Gönlün çaresi olsa, sevdiğini yanında ister Ah be gönlüm, giderken sormadın Seven gönlü ardında, yanık bıraktın Biçare gözlerim, her yerde seni arar Sevdim diye herkes bana, deli diye bakar Delilik sevdada ise varsın desinler Ömrümü...
»» devamını oku »»
Zordur İnsanla Anlaşmak
Zordur İnsanla Anlaşmak
Acımasız Vefa İnsanlar bilmiyordu kıymet. Hep almayı öğrenmişlerdi. Bir şey istendiğinde verilen cevap hep aynıydı. "Öffffff" Evet öfff. Bunu iyi biliyorlardı. Belkide en  iyi bildikleri şey buydu. Acımasızlardı. Verilene o kadar çabuk alışıyorlardı ki, bunun sonucu da çabuk tüketiyorlar ve hep yenisini bekliyorlardı. Düşünmüyorlardı hiç. Anlamıyorlar ya da anlamak...
»» devamını oku »»
Sevgili
Sevgili
Sevmek güzel şeydir. Sevildiğini bilmek daha güzel. Bekler insan. Sevmeyi de, sevilmeyi de. Ve öyle bir şey olur ki. Kalp sevdi mi dinlemez hiç bir şeyi. Güneş o an daha parlak, bulutlar daha beyaz, ağaçlar daha yeşil görünür. Baktığı her yer aydınlık, dokunduğu her şey mutluluk dolar. Sevgili Sevdiğinin sevdiğini bilince. Kalbin gözü kör, dili lâl olur…  Yazan: enpratikkadin
»» devamını oku »»
Ömür
Ömür
Ömür Gözler  yolda umutla bekler    Ancak ne gelen vardııııır ne de giden.  Tam vazgeçecektir  ki  Umutsuzluğun umudu seslenir         ….BEKLE.... Yazan: enpratikkadin
»» devamını oku »»
Özlem
Özlem
ÖZLEM  Biliyorsun, seni ne kadar çok sevdiğimi Yıllarca umutla beklediğimi Kalmadı artık  tahammülüm İnan, sana çok kırıldı gönlüm. Ama elbet erermiş sabredenler murada Allah acısın artık bana da Beklemekten yoruldum yeter, bitsin bu çile Ne olur bana gel de Yüzü gülsün bu garibin de. Yazan: Sade
»» devamını oku »»
Yorum Yaz
Yeni Yorum Ekliyorsunuz !
Rumuz (*) Mail Yorum (*) Gönder