Diyabet Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Kadınlar için SANAL KLİNİK bilgilerinin paylaşıldığı bu yazımızda Diyabet Hakkında Bilmeniz Gerekenler hakkında detaylı bilgiye ulaştınız. Dilerseniz SANAL KLİNİK kategorisinde bulunan diğer makalelerimizi okuyarak daha başka bilgiler edinebilirsiniz.
Diyabet riski neden artar, nasıl azaltılır?

"Sizde şeker hastalığı var." Doktorlar bu kısa ve net cümleyi her yıl daha fazla kullanmak zorunda kalıyorlar. İlginçtir ki bu hastaların yarısı, şeker hastası olduklarının bile farkında değil. Çünkü şeker hastalığı semptomları yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve bu nedenle başlangıçta hastalığı saptamak kolay olmuyor. Oysa şeker hastalığında erken teşhisin büyük önemi var; diyabet ne kadar uzun süre tedavisiz kalırsa ağır komplikasyonların görülme riski o ölçüde artıyor.Birçok kişi için diyabet, teşhisten sonra kolayca tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak, ağır veya kontrol altında olmayan diyabetiniz varsa bu durum kalp hastalığı, böbrek yetmezliği, körlük ve bacak kesilmesi gibi uzun dönemli komplikasyonlara neden olabilir. Her ne kadar günümüzde diyabetin kalıtsal bir hastalık olduğu kabul edilse de düzenli egzersiz, kilo alınmaması ve sağlıklı bir beslenme gibi önlemlerle hem diyabet kontrol edilebilir hem de hastalığın ortaya çıkma riski düşürülebilir. 

İnsülin noksanlığı
Diyabet bir metabolizma hastalığıdır. Yemek yedikten sonra karbonhidratlı besinler şekere (glikoz) dönüşür. Daha sonra şeker kan akımına karışarak hücrelere gider. Ancak şekerin hücrelere girip kullanılabilmesi için pankreasta üretilen bir hormon olan insüline gereksinim vardır. Normalde pankreas vücutta kullanılacak şeker için yeterli miktarda insülin üretir. Ne var ki diyabeti olanlarda pankreas ya çok az insülin üretmekte (ya da hiç üretmemekte) ya da hücreler insüline yanıt vermemektedir. Bu durumda şeker hücrede kullanılamadığından kanda birikir ve idrara geçerek vücuttan atılır. Eğer ard arda yapılan iki testte açlık sırasında kan şekeri düzeyi desilitrede 140 miligramın üzerinde ise (140 mg/dL) şeker hastasısınız demektir. Açlık kan şekerinin normal düzeyleri ise 70 - 100 mg/dL arasındadır. 

İki tipi diyabet vardır: 

Tip I-Bu tip diyabette pankreasta neredeyse hiç insülin yapılmaz. Yaşam boyunca her gün insülin enjeksiyonu uygulamak gerekir. Tip I veya insüline bağımlı diabetes mellitus (IDDM), genellikle 30 yaşından önce başlar. 

Tip II-Daha sık görülen Tip II diyabet, ya da insüline bağımlı olmayan diabetes mellitus (NIDDM), genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkar. Tip II diyabette pankreasın insülin üretimini azalmasının yanı sıra özellikle şişman kişilerde vücut insüline karşı kısmen direnç kazanmıştır, yani hücrelerden insüline karşı yeterli yanıt alınamaz.

Semptomlar yavaş gelişir
Tip II diyabetin ilk uyarıcı belirtileri halsizlik, sık idrara gitme, olağanüstü susama ve açlık hissi, daha çok yemeye rağmen kilo kaybı, kadınlarda tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar olabilir. Diğer belirti ve semptomlar ise görme bulanıklığı, yaraların yavaş iyileşmesi, sık sık enfeksiyona yakalanma, el ve ayaklarda karıncalanma ya da his kaybıdır. Ancak Tip II diyabeti olan birçok hastada başlangıçta çok az semptom bulunabilir ve şeker hastalığı rutin laboratuvar incelemeleri sırasında saptanır. 

Diyabet riskiniz ne kadar?
Tip II diyabetin nedenleri konusunda kesin bir açıklama yok ama bazı faktörlerin kişide Tip II diyabet gelişme riskini artırdığı biliniyor: 

Aşırı kilo önemli bir faktördür. Tip II diyabeti olanların yüzde 80 - 90 kadarı aşırı kiloludur. Fiziksel egzersiz eksikliği, sağlıksız beslenme, yaş, ailede diyabet öyküsü olması ve etnik köken diğer faktörler arasındadır. Siyah ırk, hispanikler, Batılı yaşam tarzını benimsemiş Asyalılar ve Havai yerlilerinde şeker hastalığı daha sık görülmektedir. Kortizon gibi ilaçlar ve bazı tansiyon düşürücüler diyabete katkıda bulunabilir. Bazen hamilelik sırasında geçici bir diyabet görülür (gestasyonel diyabet) ve doğan bebeğin aşırı kilolu olması, daha sonra Tip II diyabet gelişeceğinin bir göstergesi olabilir. 

Kan şekerinin kontrol altında tutulması, diyabeti kontrol altına almakta ve komplikasyon gelişme riskini azaltmaktadır. Tedavide genellikle egzersiz, uygun diyet ve gerekirse ilaçlar kombine edilir. Egzersiz, kasların daha fazla şeker kullanmasını sağlar ve kan şekeri düzeyini düşürür. Yağ ve şeker miktarı düşük ve liften zengin bir diyet uygulanmasıyla kan şekeri normal düzeylerde tutulabilir, ayrıca kilo verilir. Boyutları küçülen yağ hücreleri insüline daha duyarlı olurlar. 

Tek başına diyet veya egzersiz yapılarak diyabetin kontrol altına alınması, birçok faktöre bağlıdır. Teşhis sırasındaki kilo ve kan şeker düzeyi pankreasın ne kadar insülin yapabildiğini gösterir. Kan şekeri düzeyiniz çok yüksek ise tek başına diyet veya egzersiz genellikle yeterli olmaz ve bu gruba giren Tip II hastaların çoğunda ağızdan alınan (oral antidiyabetik) ilaçlar kullanılır.

Eğer ağızdan verilen ilaçlarla kan şekeri düzeyi yeterince kontrol altına alınamazsa insülin tedavisine geçilir. İnsülin alıyorsanız bu, sizdeki şeker hastalığının insülin almayan bir şeker hastasından daha kötü olduğunu göstermez. Bazı hastalar için insülin, en az yan etkiyle en etkin tedavi sağlayan seçenektir.

Bir kez kan şekeri kontrol altına alındığında bazı hastalarda insülin yerine ağızdan kullanılan ilaçlara geçilebilmekte veya tek başına diyet yapılması yeterli olmaktadır. 

Uygar toplumlarda kilo alma eğilimi devam ettikçe şeker hastası sayısının da artacağı tahmin edilmektedir. Kilo almamaya dikkat etmek, şimdilik diyabetten korunmanın en gerçekçi yolu olarak kabul edilmektedir.
Yazar
En Pratik Kadın
Eklenme Zamanı
9.12.2014 07:41:58
Yorum sayısı
0
İlgili Makaleler
Ağrıların Nedenleri ve Tedavileri
Ağrıların Nedenleri ve Tedavileri
Ağrılar ve bilinmesi gerekenler Ağrı vücudumuzun uyarı sinyalidir. Nedenini bilmediğimiz ani, şiddetli ve önceden mevcut olmayan ağrılar, acil müdahale gerektiren bir durumun göstergesi olabilir. Örneğin olağandışı, şiddetli ve baş ağrısının beraberinde görme bulanıklığı, konuşma veya duyu bozukluğu varsa bu, bir beyin kanaması veya felcin sinyali olabilir. Ateş, kusma ve...
»» devamını oku »»
Kış Aylarının Bitmeyen Derdi: Soğuk Algınlığı
Kış Aylarının Bitmeyen Derdi: Soğuk Algınlığı
Soğuk Algınlığı Soğuk algınlığı ya da üşütme deyip geçmeyin çünkü bu can sıkıcı rahatsızlık, bütün yaş gruplarında en sık görülen infeksiyon hastalığı. Soğuk algınlığı belirtileri, bu hastalığa neden olan bir virüsün burnunuza veya boğazınıza yerleşmesiyle başlıyor. Aşağıdaki belirtilerden tümü veya bazıları varsa siz de şifayı kaptınız demektir.  Soğuk algınlığı...
»» devamını oku »»
Hamilelikte Bulantı, Baş Dönmesi ve Yorgunluk
Hamilelikte Bulantı, Baş Dönmesi ve Yorgunluk
Gebelikte yorgunluk, baş dönmeleri ve bulantı Geleceğin anneleri yorgunluk, ateş, baş dönmeleri, mide bulantıları ve kabızlık gibi rahatsızlıklardan şikayetçidirler. Hamilelikte baş dönmeleri ve yorgunluğun kaynağı aynıdır. Gebelik hormonu genişlemeye, damarların işlevi değişmeye başlar ve kan basıncında bir azalma görülür. Kan dolaşımının normal olmaması özellikle...
»» devamını oku »»
Yüksek Tansiyon Hakkında Bilmeniz Gereken Bilgiler
Yüksek Tansiyon Hakkında Bilmeniz Gereken Bilgiler
Yüksek tansiyon kalp hastalığının habercisi Uzmanlar yüksek tansiyon ile kalp hastalığı arasındaki ilişkinin önemini vurguluyor ve yüksek tansiyon hastalarının etkin bir şekilde tedavi edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Yüksek tansiyon kalp hastalığı, felç, böbrek hastalığı gibi komplikasyonlara yol açması nedeniyle çağımızın "sessiz katili" olarak adlandırılıyor.  Bugün...
»» devamını oku »»
Çocuğunuzun Beslenmesi
Çocuğunuzun Beslenmesi
Çocuğunuzun Beslenmesi Anne sütü, çocuğun vücut ve ruh sağlığı için en uygun besindir.  Annenin çocuğunu kendisinin emzirmesi, ana-çocuk ilişkileri yönünden önemlidir.  Fizyolojik olarak, hemen her annenin çocuğunu emzirme olanağı vardır.  Emzirme doğumdan sonraki ilk saatlerde başlamalıdır .  İlk günlerde verilecek anne sütü dışındaki besiler anne sütünün artmasını...
»» devamını oku »»
Uçak Yolculuğu ve Soğuk Algınlığı
Uçak Yolculuğu ve Soğuk Algınlığı
Uçak yolculuğunda soğuk algınlığı nedenleri ve belirtileri Soğuk algınlığı olanlar uçak yolculuğu yapabilirler ama iniş yaparken şiddetli kulak ağrısı duyabilirler. Burada sorun hava basıncıdır. Yükseklerde hava basıncı düşüktür ama uçak inişe geçtikçe hava basıncı artmaya başlar.  Eğer soğuk algınlığınız varsa boğazınız ile orta kulağı bağlayan tüp şeklindeki kanal (Östaki...
»» devamını oku »»
Yorum Yaz
Yeni Yorum Ekliyorsunuz !
Rumuz (*) Mail Yorum (*) Gönder